Yerel Gıda Politikalarını Oluşturmaları İçin Yerel Yönetimlere Çağrımız Var
İnsanlığın yaşadığı zor zamanlar daima sağlık hizmetlerini ve gıdaya erişimi öne çıkarmıştır. Bugün de Covid-19 küresel salgınının etkisiyle; (a) tarım gıda zincirinde doğabilecek yetersizlikler ve kopukluklar, (b) çalışan kesimlerde ve küçük işletmelerde yaşanan kaçınılmaz gelir düşüklüğü ve (c) gıda talebi ve arzındaki değişimlerin yaratacağı hızlı fiyat değişkenlikleri nedeniyle gıdaya erişimin aksaması konusunda kaygılar giderek artmaktadır.
Tüm dünyada ve ülkemizde Covid-19 konusunda kullanılan temel slogan sosyal izolasyonun sağlanması bağlamında, “Evde Kal” olmuştur. Pandemiler sırasında daima hareketlilik sınırlandırılmıştır. Bu sınırlılık sadece insanların serbest dolaşımı açısından geçerli olmamış, birçok temel ihtiyaç maddesinin ve özellikle gıda maddelerinin uluslararası ve ulusal boyutta hareketliliğini de önemli derecede etkilemiştir. Tarım ve gıda sistemi açısından bu olgu bize, özellikle kentlerin büyük ölçüde dışarıya kapatıldığı bu zor zamanlarda, yerel üretimin ve yerel paylaşımın çok değerli olduğunu öğretmektedir.
Gıdada yerel üretimin ve yerel paylaşımın değerinin önceden kavrandığı yerlerde, özellikle de gelişmiş ülkelerde son yirmi yılda hızlanan bir biçimde yerel yönetimler öncülüğünde Gıda Politikaları Konseyleri kurulmaktadır. Yerel yönetimler böylece görev alanlarında hiçbir insanın karnı doymadan yatmamasını ve herkesin yeterli, güvenli ve uygun gıdaya erişiminin güvence altına alınmasını sağlamaya çalışmaktadırlar. Bu konseyler, kent ile doğanın, kentli ile yiyeceğinin arasındaki sadece coğrafi ve ekonomik olarak değil, aynı zamanda bilişsel, sosyal ve politik olarak da çok açılmış ve derinleşmiş olan mesafenin üzerinde köprüler kurmayı amaçlamaktadır. Dünyada mevcut konseylerin sayısı halen 300’ü aşmış bulunmaktadır.
Kentler ile doğanın, kentliler ile gıdalarının arasındaki mesafenin makul bir düzeye indirilmesi için ülkemizde de yerel düzeyde yeni ve yenilikçi adımlar atılması gereği Covid-19 pandemisiyle açıkça ortaya çıkan bir gerçekliktir. İllerimizin ve kentlerimizin yerel üretim ve yerel paylaşımla ilgili birbirlerinden çok farklı tarihsel geçmişe, kültüre, olanaklara ve kapasiteye sahip olmaları, bu alanda yerel yönetimleri öncülük yapmalarını gerekli kılmaktadır.
Yerel yönetimler gıda politikalarını; yerel mesleki ve sivil örgütlenmelerini sürecin ana bileşenleri olarak benimseyen ve onların seslerini duyurma ve kararlara katılma hakkına saygı duyan, katılımcı ve demokratik bir temelde geliştirmeli ve hayata geçirmelidirler. Bu çalışmalar çevrenin ve doğal kaynakların korunmasından başlayarak, birincil üretimi, gıda işleme, gıda dağıtım, tedarik, lojistik ve tüketim ile gıda atıklarının yönetimine kadar tarım ve gıda sisteminin tüm süreçlerini ve katmanlarını bütünsel bir biçimde kapsamalıdır.
Yerel yönetimlerin; yerel halkın gıda hakkını, yerel toplumun gıda güvencesini ve gıda egemenliğini koruma ve geliştirme doğrultusunda yapacakları yatırımlar, günümüzü ve geleceğimizi aydınlatacak en etik yatırımlar olacaktır.
9549,89%1,94
34,53% 0,17
36,00% -0,63
3009,75% 1,62
5006,70% 1,01
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.